21 Ekim 2014 Salı

Edinburgh Maraton Festivali

Ankara İstanbul ve oradan da Edinburgh! Yaptığımız yolculuk pek keyifliydi. Mayıs ayının sonunda Ankara’da hava gayet sıcak olmasına karşın Edinburgh oldukça soğuk ve genelde yağışlıydı.

Edinburgh havaalanı oldukça küçük. Buna rağmen hiçbir şey üstünkörü değil. Başta ulaşım olmak üzere aradığınız her şeye kolaylıkla ulaşıyorsunuz.


 Makinalarda Türk Lirasının Sterline çevrilmesi mümkündü ancak 4.09 TL ödediğinizde 1 Sterlin veriyorlar. Aynı Sterlini verip TL almak istediğinizde ise rakam 3.10 oluyordu. Demek ki hazırlıksız gitmemek lazım.
Havaalanından şehir merkezine ulaşım çok rahat. Airlink adlı otobüslerden başka bir yöntemi tercih etmek olsa olsa zenginlik belirtisidir.
Otobüslerin içi de gayet enteresan. Bavullar için ayrı bir bölüm yapılmış. Ayrıca iki katlı otobüslerin sizi karşılaması da ayrıca keyif verici. 

Kişi başı 7 Sterlin ödeyerek gidiş dönüş biletlerimizi aldık. (Siyasi gücü ifade etmemek için Pound demek istemem) 


Otobüsün son durağı şehir merkezi oldu. Kısa bir yürüyüş ile önce şehir merkezi olan Princes  Street’e ulaştık.
Şehir tamamen tarihi yapılardan ve yeşil alanlardan oluşuyor. 
İnsan böyle bırakır mı canım. Şöyle 40 katlı konut projeniz, bir AVM çalışmanız yok mu diye soracak oluyoruz ama bunlar konudan bile haberdar değil. Ne tuhaf değil mi? Adam Smith Edinburgh’un içinden.

Koşunun büyük kısmının da şehrin merkezindeki yeşil alanda yapılacağını görünce daha da şaşırdık. Yeşil alan deyip geçmeyin. Hollyroad Park ve çevresindeki yeşil alan koş koş bitmiyor.

Kalacağımız yeri de koşunun yapılacağı yere yakın bir yerden seçtik. Hem ekonomi hem de ulaşım kolaylığı sağlayan bu otel E.Mayfiled de bulunuyordu. Sanırım tüm evler konaklama hizmeti vermekteydi.

Koşuda kullanılacak göğüs numarasını ve diğer eşyaları almak üzere İskoç Parlamentosunun yakınında inşa edilmiş olan “Our Dynamic Earth” yapısına geçtik. Daha çok çocukların bilimsel gelişmeleri için kullanılan bu yapıda beni en çok şaşırtan şey, yüzlerce çocuğun belli kurallar çerçevesinde, sakince ve ses çıkarmadan yemeklerini yemeleri oldu.


Göğüs numarası ve diğer eşyaları aldıktan sonra, İskoçya’nın ünlü barlarından birini ziyaret ettik. Çok güzel bir atmosferde ve geleneksel bir barda bulunmaktan çok keyif aldık. 

Belirtmeden geçemeyeceğim: bölgede balık çok ancak okyanus balığı lüferin tadını vermiyor. Kıymetini bilmek lazım.




Unutmadan: ödediğiniz katılım ücretinin büyük bir kısmı, yarış organizasyonu tarafından Macmillan Kanser Araştırma fonuna bağışlanıyor. Ayrıca hemen herkes en az bir yardım kuruluşuna daha kaynak bulmak için koşuyordu. Bunu da not etmek istedim.

Oldukça düzgün bir profile sahip olan bu parkurda derecemi bir miktar daha geliştirdim. 

 
Derecenin gelişmesinde belki de en önemli etken hiç kuşku yok ki havanın serin ve kapalı olmasıydı.